4 Ekim 2025 Cumartesi

Memlekette dürüst ve vicdan sahibi doktor, avukat, gazeteci ve siyasetçi yok (mu?)

"Memlekette dürüst ve vicdan sahibi doktor, avukat, gazeteci ve siyasetçi yok (mu?)", Temsili görseller (1),(2)
Gerçekten memlekette dürüst ve vicdan sahibi doktor, avukat, gazeteci, siyasetçi, hukukçu, yazar, aydın vs hatta dürüst ve vicdan sahibi bir psikiyatrist ve sivil vatandaş var mı?

UYARI :  Her zaman olduğu gibi eğer kalp rahatsızlığı, psikoloji rahatsızlığınız vs varsa, buradaki bilgiler sağlığınız açınızdan iyi olmayabilir ve bu nedenle bu araştırmayı okumamanızı tavsiye ederiz. Yok eğer "Kimse karışamaz lan benim okumama, illa da okuyacağım!" diyorsanız, o zaman bütün sorumluluk size aittir, bunu unutmayınız. Ayrıca lütfen psikiyatrik ilaçlarınızı birden bire bırakmayınız. En aşağıdaki UYARILAR kısmını mutlaka okuyunuz.. Teşekkürler.. 🙂

Şimdi eminim buna 'Evet, var!' diyeceksiniz. Evet, var olabilir ama bu dürüst ve vicdan sahibi meslek gruplarına..."Gerçekten dürüst ve vicdan sahibi insanlar iseniz... 'ana akım psikiyatri'nin - psikiyatrik ilaçlar ve ECT gibi biyopsikiyatrik tedavileri ile - muhtemelen dünya genelinde her yıl sakat bıraktığı (iyatrojenik olarak yaraladığı) ve öldürdüğü (ortaya çıkan /tahmin edilen) en az 1 milyondan fazla (belki de daha fazla) insanın' hesabını sormak, hakkını aramak ve hatta bundan sonraki 'psikiyatrik vahşet ve soykırımları' DURDURABİLMEK için sosyal medyada BÜYÜK BİR MÜCADELE başlatın." diye de sormak gerekir. Başlatırlar mı dersiniz?

    ""En az 1 milyondan fazla insan" sayısı sadece ABD ve bazı AB ülkelerini kapsıyor, dünyanın diğer ülkelerini kapsamıyor. Bu sayının ne kadar olabileceğini tahmin edin?"

ABD ve bazı AB ülkeleri ile birlikte sadece diğer gelişmiş dünya ülkelerinde (ki bu ülke sayısı da bildiğim kadarıyla 7-8 civarında)... bu mücadeleyi veren (yani özellikle de psikiyatrik ilaçların öldürücü zararlarına (ECT gibi diğer biyopsikiyatrik tedaviler de dahil) ve bunları reçete eden (ve uygulayan) ana akım psikiyatriye karşı mücadele veren) yukarıda saydığımız (ve hatta sayamadığımız) çok sayıda dürüst ve vicdan sahibi meslek grupları ve hatta sivil toplum örgütleri ve vatandaşlar bile var. 

Bu o kadar ciddi bir durum ki... psikiyatrik ilaçlar ve ECT gibi diğer biyopsikiyatrik tedavilerden ciddi şekilde ölümcül zararlar gören - yani sakat bırakılan (yaralanan) ve öldürülen - masum insanların haklarını aramak için  ana akım psikiyatriye (psikiyatristlere) karşı hukuk ve tazminat davaları bile açabiliyor ve meydanlarda ciddi protestolar bile yapabiliyorlar. 

Hatta aralarında ana akım psikiyatriye hizmet (itaat) etmeyen dürüst ve vicdan sahibi dünyaca ünlü psikiyatristler, psikologlar bile var. Psikiyatrist profesör Peter Breggin'e 'Psikiyatrinin Vicdanı' diyorlar. Çünkü... yıllarca mahkemelerde bilirkişi olarak görev yaptı ve yaptığı araştırmalarla özellikle de psikiyatrik ilaçların ölümcül zararlarını ortaya çıkarttı  Ana akım psikiyatrinin biyopsikiyatrik müdahaleleri içeren başta psikiyatrik ilaçlar olmak üzere ECT (elektroşok) uygulaması gibi biyopsikiyatrik tedavilerin oldukça öldürücü zararlarını da ortaya çıkarttı ve hem bu ölümcül zararlarla hem de ana akım psikiyatri ile mücadele verdi.

Peter Breggin ile birlikte, Thomas Szasz, David Choen, Peter C. Gøtzsche, Joanna Moncrieff, Bruce Levine, Robert Whittaker gibi çok sayıda dünyaca ünlü dürüst ve vicdan sahibi psikiyatrist, doktor, psikolog, gazeteci, avukat, politikacı vb gibi meslek sahipleri bulunuyor; - bunlar da ana akım psikiyatriye ve özellikle de öldürücü psikiyatrik ilaçlarına (tabii ECT gibi diğer biyopsikiyatrik tedavilerine) karşı da mücadele veriyorlar ve toplumları bu konuda bilgilendiriyor ve bilinçlendiriyorlarAvukatlar hukuk mücadelesi veriyor, tazminat davaları açabiliyorlar. 

Hatta (ana akım) psikiyatrinintıp fakültelerinden kaldırılması için bile mücadele veriyorlar. Gerekçeleri de çok mantıklı ve çok büyük;

  "Psikiyatri, bir tıp alanı değil; psikiyatristler de doktor değildir." Bunun nedenleri şöyledir;

1) Akıl hastalıkları beyinde değil, insanın kendi ruhunda olan birşeydir.

2) Akıl hastalıkları beyinde değildir. Beyinde olmayan bir şeyi, tedavi edemezsiniz - hele de kimyasallarla.. Çok sayıda kanıt, sözde akıl hastalıklarının beyinde olmadığını göstermiştir. 

3) Psikiyatrik ilaçların hiç biri akıl hastalarını tedavi etmez, edemez ve etmiyor da zaten. Çok sayıda kanıt, psikiyatrik ilaçların (beyinde olmayan) sözde akıl hastalıklarını tedavi etmediğini ve hatta tam tersine gerçek akıl hastalıklarına sebep olduğunu, artırdığını, kötüleştirdiğini göstermiştir.

4) Psikiyatrik ilaçlar, fiziksel ve zihinsel kalıcı ve ölümcül çeşitli hastalıklara ve rahatsızlıklara sebep olur. Çok sayıda kanıt, psikiyatrik ilaçların hem sağlıklı beyinlerde hem de sağlıklı bedenlerde kalıcı ve ölümcül hastalıklara ve rahatsızlıklara sebep olduğunu göstermiştir.

NOT: Tüm bu kanıtları "Psikiyatri bir ölüm endüstrisidir", Psikiyatrik ilaçlar, akıl hastalıklarına sebep oluyor - akıl hastalıkları bir efsanedir", "Psikiyatrik ilaçlar, kimyasal kaynaklı kalıcı beyin hasarına (kimyasal lobotomiye) neden oluyor ve insanları 'bakıma muhtaç' hale getiriyor" serilerinin yer aldı tanıtım sayfasından BURADAKİ linkleri bulup içeriklere giderek veya blog ana sayfasından BURADAN (ve hatta Türkiyede Deli blogundan içerikleri) bularak okuyarak da bilgi sahibi olabilir, öğrenebilirsiniz. Hatta ALINTILAR1ALINTILAR2 ve ALINTILAR3 kısmından da alıntıları okuyarak dahi bilgi sahibi olabilirsiniz.

Yani... dolayısıyla ana akım psikiyatri ve buna hizmet (itaat) eden psikiyatristlerbeyinde olmayan bir şeyi tedavi etmeye çalışıyorlar ve tedavi edemedikleri gibi insanlara oldukça kalıcı ve öldürücü zararlar veriyorlar; onları sakat bırakıyorlar ve öldürüyorlar. Yaptıkları şey, sadece bu; başka birşey değil. Özellikle de psikiyatrik ilaçların nasıl çalıştığını öğrenmek istiyorsanız ve bu konularda çok ciddi gerçek bilgilere sahip olmak ve mücadele vermek istiyorsanız, yukarıda verdiğimiz linklere tıklayarak... içerikleri mutlaka okumanızı tavsiye ederiz. 

*** *** ***

Biz de - yani ülkemiz Türkiye'de - ise böyle birşey (biyopsikiyatrik (BP) tedavilerin zararları konusu) olduğu zaman genelde 'herşey Allah'a havale ediliyor';- evet, aslında bazı durumlarda olabiliyor - örneğin eğer güçlü ve karşı gelinemez bir sorunla başa çıkamıyorsanız, ya sessiz kalıyorsunuz yada havaleyi seçiyorsunuz. Ama bunun tam tersine özellikle bu gibi durumlarda 'Allah'a havale edilmiyorbile... çünkü muhtemelen insanların ya bu BP tedavilerden ve zararlarından haberi bile yok veya var ama hiç bir şey yapamıyorlar - muhtemelen tek başlarına kaldıkları için... 

Tabii bunun için önce - tıpkı gelişmiş batı dünyasındaki gibi - dürüst ve vicdan sahibi bir doktor /bir psikiyatrist /bir psikolog ve bir avukat gerekiyor. Bunlar, ana akım psikiyatriye, ana akım tıbba ve ana akım hukuka hizmet (yani itaat) etmeyen dürüst ve vicdan sahibi meslek sahipleri olmaları gerekiyor ki... bu ölümcül psikiyatrik tedavileri ortaya çıkartabilsinler ve mücadele verebilsinler. 

Ama ne yazık ki, bu kriterlere sahip dürüst ve vicdan sahibi doktor, psikiyatrist, psikolog ve avukat (ve hatta vs gibi diğer meslek sahiplerini) kendi ülkemizde pek göremiyoruz. Evet, aslında var - kendilerini dürüst ve vicdan sahibi olduklarını söyleyen /iddia edenler var. Örneğin covid aşılarının zararlarına karşı sert duruş sergileyenler oldu mesela... Hayvan haklarına, kadın cinayetlerine vb gibi olumsuzluklara karşı mücadele verenler oldu mesela... Evet, bunlar güzel şeyler; mazlumların hakkını aramak iyi bir şey. 

Peki, söz konusu olan 'akıl hastaları' ise? Yani... özellikle de psikiyatrik ilaçlardan oldukça ciddi ölümcül zararlar gören (iyatrojenik yaralanan) ve hatta bu nedenden dolayı ölen akıl hastaları - yada akıl hastası demeyelim de, buna psikiyatrik tedavi gören psikiyatri hastaları diyelim. 

Söz konusu olan psikiyatri hastaları olunca... adeta bu dürüst ve vicdan sahibi doktor, psikiyatrist, psikolog ve avukatlar nedense sus-pus oluyorlar. Neden? Muhtemelen psikiyatri hastalarını sakatlayan ve öldüren (psikiyatrik ilaçlar, ECT gibi) sakat bırakıcı ve öldürücü biyopsikiyatrik tedavilerden ya haberleri, bilgileri yok ve bu nedenle yeterli bilgi ve donanıma sahip değiller yada bunlar resmen ana akım psikiyatriden (ve hatta ana akım tıptan) KORKUYORLAR. Avukatlar da öyle gibi gözüküyor.. 

Halbu ki biraz araştırma yapsalar.... bu biyopsikiyatrik tedavilerin - özellikle de psikiyatrik ilaçların - ne kadar öldürücü olduklarını hem de KANITLARIYLA birlikte öğrenme ve bunlara karşı mücadele verme bilgeliğine sahip olmuş olacaklardır. Hatta bunlarla yıllardır mücadele veren dünya genelindeki dünyaca ünlü psikiyatristleri, doktorları, psikologları, avukatları, gazetecileri vb gibi diğer meslek sahiplerini de tanımış ve bunların vermiş oldukları mücadelelerden dersler çıkartarak... kendi ülkelerinde bunlarla ilgili neler yapabileceklerine ve ne gibi mücadeleler verebileceklerine dair fikir sahibi olabilecekler ve mücadele vererek, bu masum insanların haklarını rahatlıkla savunabileceklerdir, diye düşünüyoruz.

Psikiyatri hastalarının bu zararlı ve öldürücü BP tedavilerden dolayı sakat bırakılmaları ve öldürülmelerini ise (işin gerçeğini bilmedikleri için olsa gerek)... örneğin ("Vah zavallı, akıl hastasıydı zaten, demek ki hastalığı ilerlemiş!") gibi buna benzer düşüncelerle genelde hep 'akıl hastalıklarına atfedilerek' - konu, kökünden kapatılabiliyor.  Eee durum böyle olunca da ölen öldükleri, sakat kalanlar sakat kaldıkları ile kalıyorlar - yani deyim yerindeyse psikiyatri tedavisi gören psikiyatri hastaları (yada halk diliyle akıl hastaları) adeta KİM VURDUYA GİDİYORLAR.

Maalesef gerçekten de ülkemizde ana akım psikiyatriye karşı mücadele eden son derece DÜRÜST ve VİCDAN SAHİBİ psikiyatristler, doktorlar, psikologlar, avukatlar, gazeteciler, politikacılar vb gibi diğer meslek sahiplerini pek göremiyoruz.

Bu meslek sahiplerine çağrım... Eğer gerçekten son derece DÜRÜST ve VİCDAN SAHİBİ birer insansanız  (ve dolayısıyla inançlı insanlar için de şunu söylüyorum - gerçekten yüce Allah'a inanan ve yüce Allah'tan korkan insanlarsanız).... gelin şu psikiyatrik vahşet ve soykırımına bir el atın.

Gelişmiş batı ülkelerinde en azından psikiyatrik ilaçların yüzlerce, binlerce civarında olabilen kanıtları ile öldürücü zararları ve muhtemelen de her yıl da milyonlarca (en azından sadece ABD ve bazı AB ülkelerinde 1 milyon /1 milyondan fazla - belki de daha fazla)) insanın öldürüldüğü ve sakat bırakıldığı ortaya çıkartılmış durumda. Bunu, dünya geneli olarak hesaplarsanız... bu sayının her yıl on milyonlarca (belki de daha fazla) insanın psikiyatri tarafından sakat bırakıldığı ve öldürüldüğü anlamına gelebileceğini de rahatlıkla tahmin edebilirsiniz, diye umuyoruz.

Ana akım psikiyatri, muhtemelen bu ölümcül zararlarından dolayı bu gibi gelişmiş dünya ülkelerinin -özellikle de ABD ve bazı AB ülkelerin- akıl sağlığı sistemlerinde bir TEKEL oluşturmaktan çıkmış durumda. Ve akıl sağlığı tedavilerinde alternatif ilaçsız tedavi yöntemleri ile birlikte insani davranış terapilerine (doğa, müzik, diyalog, gezi vb gibi terapilere) yönelmiş durumundalar. 

Ülkemize baktığımız da ise... ana akım psikiyatrinin akıl sağlığı sisteminde bir TEKEL oluşturduğu görülüyor. Ve bu da muhtemelen her yıl çok sayıda (tahminen yüzlerce /binlerce insanımızın) özellikle de psikiyatrik ilaçlar (daha doğrusu ana akım psikiyatriye itaat eden psikiyatristler) tarafından sakat bırakıldığı (iyatrojenik yaralandığı) ve öldürüldüğü anlamına gelebiliyor.

'Elinde kanıtın var mı ki, böyle konuşuyorsun?' diye soranlar olabilir. Dünya'daki psikiyatrik vahşet ve soykırımların bazı kanıtları var ve bunlar da ortaya çıkarılmış. (Bunları, bloglarımzda bulup okuyabilirsiniz.) Peki ya ülkemizde?

    "Türkiye'de - onlarca yıldır piyasada olan ve kullanılan zehirli kimyasallar içeren psikiyatrik ilaçlardan şimdiye kadar sakat kalan ve ölen bir insan duydunuz mu?"

Muhtemelen duymamışsınızdır.. Eğer bu durum size garip gelmiyorsa.... muhtemelen gelişmiş batı dünyasında ortaya çıkarılan psikiyatrik ilaçların sakat bırakıcı ve öldürücü olduğunu ortaya çıkaran gerçek nesnel ve objektif kanıtların da doğru olmayabileceğine dair bir fikre de sahipsiniz, demektir. 

Eğer öyle değilse... Türkiye'de onlarca yıldır piyasada olan psikiyatrik ilaçlardan neden hiç sakat kalan ve ölen insanın olmadığını da, herhalde merak etmiş olmalısınızdır.

Yurtdışındaki psikiyatrik ilaçlar ile ülkemizde kullanılan psikiyatrik ilaçlar aynı değilse... farklı ise o zaman muhtemelen 'Yav, bu psikiyatrik ilaçlar ne kadar da faydalı! Hiç zarar vermiyor, öldürmüyor!'' vb diye öve öve bitiremezsiniz, diye tahmin edebiliriz.

Maalesef, ana akım tıp, psikiyatrik ilaçların ölümcül zararlarını sürekli olarak ÖRTBAS ETTİĞİ için... ana akım psikiyatrinin vahşet ve soykırımına GİZLİCE uğrayan - sayısı belirsiz muhtemelen - her yıl yüzlerce /binlerce insanımız sakat bırakılıyor ve öldürülüyor - yani KİM VURDUYA GİDİYOR, gibi görülüyor. Ve bu nedenle kim vurduya giden bu masum insanlarımızın vebalinden de bu ana akım tıbbın da 1.dereceden sorumlu olduğunu görebiliyoruz, diyebiliriz.

Ana akım tıp, bu şekilde psikiyatrik ilaçların ölümcül zararlarını ÖRTBAS ETMEYE devam ettiği sürece de... muhtemelen her yıl yüzlerce /binlerce masum insanımız KİM VURDUYA GİTMEYE devam edebilecektir.

Ana akım tıptaki ÖRTBAS ETME KÜLTÜRÜ, sadece kendi ülkemizde değil... diğer dünya ülkelerinde de oldukça yaygın olduğu için... ana akım psikiyatri ve psikiyatristler tarafından sakat bırakılan ve öldürülen insan sayısını bilebilmek oldukça zordur. Ancak ortaya çıkarılan - o da sadece ABD ve bazı AB ülkeleri için - sakat bırakılma be öldürülme sonuçlarıyla birer tahminde bulunabiliriz, diyebiliriz.

Umarız, şimdi neden özellikle de ülkemizde bu adı henüz konmamış ve gizlice işlenen psikiyatrik vahşet ve soykırımlarla - daha doğrusu bunları yapan ana akım psikiyatri ile mücadele edebilecek DÜRÜST ve VİCDAN SAHİBİ doktor, psikiyatrist, psikolog, avukat, savcı, hakim, gazeteci, yazar, araştırmacı, bilimadamı, politikacı, siyasetçi vb gibi meslek sahiplerine ve diğer sağduyulu sivil toplum örgütlerine ve toplum kesimlerine ihtiyaç olduğunu anlamış olmalısınızdır.

Gerçekten artık gizlice işlenen bu psikiyatrik vahşet ve soykırımlara DUR demek, ana akım psikiyatrinin tıp fakültelerinden kaldırılmasını sağlamak, akıl sağlığı sisteminde alternatif ilaçsız tedavi yöntemlerini ve insani davranış terapilerinin gelmesini sağlamak gibi 'akıl sağlığı sisteminin sil baştan yeniden düzenlemesi' ve bunlarla ilgili mücadeleler verilmesi gerekiyor diye düşünüyoruz.

Bu değişliklerin mutlaka yapılması ve bu mücadelelerin mutlaka verilmesi gerekiyor. Nedenini kısaca anlattık ama daha detaylısını okumak ve bu konuda (psikiyatrik vahşet ve soykırımlar konusunda) yeterince bilgi sahibi olmak istiyorsanız, aşağıdaki linklere gidip okumanızı şiddetle tavsiye ederiz.

NOT: Tüm bu kanıtları "Psikiyatri bir ölüm endüstrisidir", Psikiyatrik ilaçlar, akıl hastalıklarına sebep oluyor - akıl hastalıkları bir efsanedir", "Psikiyatrik ilaçlar, kimyasal kaynaklı kalıcı beyin hasarına (kimyasal lobotomiye) neden oluyor ve insanları 'bakıma muhtaç' hale getiriyor" serilerinin yer aldı tanıtım sayfasından BURADAKİ linkleri bulup içeriklere giderek veya blog ana sayfasından BURADAN (ve hatta Türkiyede Deli blogundan içerikleri) bularak okuyarak da bilgi sahibi olabilir, öğrenebilirsiniz. Hatta ALINTILAR1ALINTILAR2 ve ALINTILAR3 kısmından da alıntıları okuyarak dahi bilgi sahibi olabilirsiniz.

UYARI :  Lütfen unutmayın: Hiç kimse doktor kontrolü olmadan psikiyatrik ilaçlardan kurtulmaya çalışmamalıdır. Buradaki bilgilere dayanarak psikiyatrik ilaçlarınızı birdenbire kesmeyiniz, bırakmayınız.. İntihar, cinayet, şiddet vb gibi çok sayıda tehlikeli olan ve olmayan "ilaç yoksunluk belirtilerine (psikiyatrik semptomlarına)" bir/birden fazlasına sahip olabilirsiniz. O yüzden mutlaka doktorunuza danışınız.  Zaten bölümlerde de "ilaçların birdenbire bırakılması" diye birşey yoktur. İlaçların birdenbire bırakılması hastalarda tehlikeli olabilecek çeşitli yoksunluk belirtilerine sebep olabilir. Bu belirtiler hastalara (ve çevresindekilere) zarar verici olabilir. Hayati tehlikelerle karşı karşıya kalınabilir. O yüzden, ilaç bırakma girişimi daima doktor gözetiminde birlikte gerçekleştirilmelidir.. Kendi başınıza bu işi yapmamalısınız.. Kendinize ve/veya başkalarına faydadan çok zarar verebilirsiniz..  Ayrıca ilaç yoksunluk semptomları ile ilgili bilgileri doktorunuzdan öğreniniz. 

Bu içeriklerin hemen hepsi bilgi (araştırmalardan çıkardığımız sonuçlara istinaden oluşturulan fikir ve düşünceler, görüşler, öngörü, tahmin ve olasılıklardan vb oluşan bilgileri) vermek amaçlıdır. Tıbbi tavsiye /sağlık yönlendirmesi şeklinde verilmemiştir. Buradaki veriler, içerikler, fikir ve düşünceler, size teşhis, tanı koymaz, tedavi seçeneği sunmaz, sizi tedavi etmez. Eğer kendinizi rahatsız hissediyor ve/veya hasta iseniz, kendi doktorunuza /yakınınızdaki sağlık birimine başvurunuz. Daha fazla uyarı ve açıklama için buradaki GENEL UYARILAR kısmını okuyunuz. Her şey gönlünüzce olsun, sağlıklı günler, mutlu yıllar dileriz..🙂

Sources;
(1)https://www.youtube.com/watch?v=uG470OlXpnc
(2)https://www.pexels.com/photo/doctor-crossed-arms-5452204/

✔ Blogger Author by Ertuğrul Yıldırım 🙂💓

1 yorum:

  1. Bençe ükemizde de vicdan sahibi daktır ve avıkat vardır , emnimki bu tracediyede el alacaklardır. O kadar vicdansıız degilledıir herhalde..

    YanıtlaSil

YORUM UYARISI : Yorumlara suç unsuru taşıyabilecek link (sadece suç unsuru taşımayan kişisel blog adreslerine izin verilir) ve her türlü telefon numarası bırakmak ve küfür, hakaret vb gibi suç unsuru olabilecek yazılar yazmak yasaktır.. Tespit edilirse yayınlanmaz.. Gözden kaçıp-yayınlananlar olursa, sonradan tespit edilirse silinir.. Teşekkürler..