15 Mart 2018 Perşembe

Bir varmış bir yokmuş iki blogcu kızın hikayesi ve blogcular arasındaki "karşılıklı yorum yapmama" meselesi..

                                     Bir varmış bir yokmuş iki blogcu kızın hikayesi (1)

Blogger ülkesi ve blogcu milleti..

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde... Pire berber iken,deve tellal iken,ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken.Tıngır elek, tıngır felek demişler,bu masalı şöyle anlatmışlar.Bir varmış, bir yokmuş, (1) efendim "Blogger" diye çok ama çok ünlü bir ülke varmıııış..

Bu blogger ülkesin de yaşayan millete "blogcu" denirmiş..O nedenle bu "blogcu milleti"ne toptan "blogcu" denirmiş,bazen de "blog yazarı" denirmiş..Blogcuların her birinin kendine ait bir "blogcu iş yeri" varmış ve her bir blogcu işyerine "blog sayfası" denirmiş..Miş de miş canım! 

                                                                Blogger ülkesinde dayanışma (2)

Hekim,psikolojik danışman,hemşire,yazar,öğrenci,polis,savcı,politikacı,güzellik uzmanları,çocuklar,gençler vs vs her türden insan bulunurmuş bu blogcu iş yerlerinde..Amma velakin blogcular ,kendi blogcu iş yerlerinde öyle her türlü işi yapmazmış.Sadece tek bir iş yaparlamış,o da kendi blog iş yerinde "yazı yazmak,resim ve video paylaşmakmış.." Başka hiç bir iş yapmazlarmıııış..

Blogcular arasında dayanışma oldukça kuvvetlimiş..Tüm blogcular birbirlerine destek vermek için adeta yarışırmış..Sadece kendi blog iş yerlerinde içerik paylaşmazlarmış,birbirlerinin içeriklerini de bol bol paylaşım ve diğer sayfalarda da yorum yaparlarmış..Böyle böle dünya milletlerini kıskandıracak güzel bir dayanışma sergilenirmiş..

Blogcular arasındaki gizli "karşılıklı yorum yapmama savaşı.." 

                                                            blogcular arasında karşılıklı yorum yapmama savaşı (3)

Ama işte gel zaman git zaman her millete olduğu gibi bu dayanışma bir gün çok zayıf hale gelmiş..Derken bir gün blogcular arasında husumetler başlamış,araları iyice bozulmaya başlamıııış..Ve aralarında;

* "Ya benim sayfama neden kimse gelmiyo,ne güzel eskiden geliyolardı,şimdi gelmiyolar.."

* "Ya ne kadar az yorumum var..Galiba kimse beni sevmiyo.."

Yada şakayla karışık;

* "Ayol! kız neden bana gelip yorum yapmıyon,ha küstüm sana cicim çok ama çok darıldım.."

* "Bana bak kız cadaloz niye gelmiyon benim sayfama,haa niye yorum yapmıyon,benim tepemi attırma gelirsem oraya senin saçını başını yolarım!

Vb gibi misali düşüncelerle "karşılıklı yorum yapmama savaşı" gibi gizli bir savaşın içine girmişler..Bu savaşın içinde "iyi kalpli, güzel insanlar" olduğu gibi "şımarık" ve "kendi halinde" vb gibi durumda olan her türlü insanı bulmak da mümkünmüş..Bunlardan ikisinin hikayesi çok etkileyicimiş..İkisi de kızmış ve aynı yaşlardamış..

İki blogcu kızın hikayesi..

                                                           İki blogcu kızın hikayesi (4)

Biri ayırım yapmaksızın,kendi sayfasına gelen hemen her blogcunun sayfasına gidip "içinde ağır hakaret,aşırı cinsellik vb suç unsuru oluşturabilecek vb durum yoksa eğer" yorum yaparmış..Buna "fakirim ama yorum yapmayı seven bir garibim (garibim blogcu)" denirmiş..Garibim blogcu hatta öyle ki kendi sayfasına yorum yapmayanlara dahi gidip yorum bırakırmış,onların da yazma heveslerini de böle böle canlandırırmış..Amma velakin gel gelelim garibim blogcunun sayfasında yorum sayısı yok denecek kadar çok azmış..Ve bir o kadar da kendisini takip eden takipçi sayısı da parmakla sayılacak kadar azmış..

Diğeri ise "içinde suç unsuru olmasa dahi" öyle herkese gidip yorum yapmazmış..Yani kısacası kendini çok beğenmişin birisiymiş..Buna da "şımarık blogcu kız,kendini beğenmiş blogcu" denirmiş..Amma velakin çok tanınmış bir blogcu imiş..Herkes ona yorum yapmadan geçmezmiş..O da içlerinden kafa dengi olan seçtiklerine gidermiş,"nassın cicim,ay kız çok beğendim,sen beğenmedin mi yoksa!" misali birbirlerine sürekli böle ilgili ilgisiz yorum yaparlarmış..Artık çok ünlü biri olmuştu ve takipçi sayısı da binlerce idi..Yaklaşık 100 binden fazla takipçisi varmış.. "Wöbeleee! iyice attım..Sen de mi Brütüs oldum.." 

Gel zaman git zaman bir gün şımarık blogcu kız,diğerlerinin sayfasına da uğramamaya başlamış..Çünkü artık kendisi blogcular arasında tanınmış çok ünlü biriydi..Öyle artık herkese gidip yorum yapmak istemiyomuş..

Kendi sayfasına yorum bırakılmasını isteyen her blogcu artık,menajeri ile görüşüp,"ücret" konusunda anlaşmaları ve yorum yapılma zamanı için de belli bir tarihe "randevu" almaları gerekiyomuş..Artık bundan sonra bu işler böle yürücekmiş..Bedava yorum yapmak yokmuş artık..

Tabii herkes şaşırmış..Böle böle bir kaç hafta geçmeden şımarık blogcu kızın sayfasına "garibim blogcu"dan başka kimseler gelmez olmuş..Bir tek o yorum bırakırmış..Ancak gururlu,kibirli şımarık blocu kız,buna rağmen "garibim blogcu"nun sayfasına gidip de bir tane dahi yorum yapmazmış..Yorum yapmaya çekinirmiş.."Ne me lazım,itibarım yerle bir olur!" diye düşünürmüş..

Tabi gel zaman git zaman yorum sayısı nerdeyse hiç yok denecek kadar sıfırlkanmış.. Şımarık blogcu kız,bu duruma hiç tahammül edemez olmuş ve "Kimse artık bana yorum yapmıyo,kimse beni sevmiyo!" diye üzüntüden yataklara düşmüş..Üzüntüsünü de bir yazı yazarak dile getirmiş..Bunu gören diğerleri de fırsat bu fırsat diye hemen atlamışlar;

"Şımarık kız nolcak,senin burnun iyice büyüdü,artık gelmez oldun buralara..Eee artık sen gelmezsen yorum yapmazsan blogcu arkadaşlarının sayfasına,onlarda sana gelmez.." vs vs diye iyice eleştirmişler..

O gün o yazıya bir tek "garibim blogcu" yorum yapmamış..Bunun nedenini merak etmiş,şımarık blogcu kız..Ve hemen onun sayfasına gidip en son yazdığı yazıya yorum bırakmış,bu soruyu sormuş..

O da "Şükür kavuşturana,sen böle şımarık olmasaydın bugün benim sayfama gelip yorum yapmayacaktın,öyle değil mi?" demiş.. Tabii şımarık blogcu kız önce şaşırmış,ne demek istediğini pek anlamamıştı ancak sonra ampüller yanmaya başlayınca anlamış durumu..Gel zaman git zaman o da artık kendisine yorum yapanların sayfasına gidip yorum yapmayı hiç ihmal etmemiş..Böylece hikayemiz mutlu sonla bitmiiiiiiş..

Eh hikayemiz tam oturmadı ama idare eder diyelim artık..Ne anlatmak istedik biz bu hikaye de,kısaca bunu bir irdeleyelim..

SON SÖZ;

Efendim elimizden geldiğince yorum yapmaya çalışıyoruz ama tabii blog yazarlarının hepsini dolaşmak,onlara yorum yapmak geçekten çok zor bi durum,"hangi birine yetişip yorum yapalım ki /ay kız o bana gelmedi yorum yapmadı ben de ona yorum yapmıcam.." gibi bi durum var..Blogcular böle bi dert içine giriyo mesela..

Ama işte bu dert her blogcuda olduğu için blogcular,diğer blogculara mesela yorum yapmıyo,onlarda ona yorum yapmıyo..İşte bu durum böle böle "karşılıklı yorum yapmama savaşı"na dönüşüyo..  Aslında blogcular da böle "karşılıklı yorum yapmama savaşı.." gibi gizli bi savaş var..Bu çok açık bir şekilde belli oluyo..Ondan sonrada ağlamaya başlıyoz çocuklar gibi,"ay benim bloguma kimse yorum yapmıyo,napçez valla!" diye sızlanıp duruyoz..

Her neyse aslında bu hikaye blogcular arasındaki "karşılıklı yorum yapmama savaşı"nın nedenlerinden birini anlatan güzel bir hikayedir..Tam uydu mu uymadı mı,hikaye saçma mı oldu tam bilemicem ama aşağı yukarı bunun gibi bir durumun içerisindeyiz sanki..Blogcular arasındaki "karşılıklı yorum yapmama" nedenlerinden biri de buydu herhalde..Tamam belki iş,güç,rahatsızlık vs ciddi sorunlar olabilir,bunu anlayabiliriz..Kimse de gelip "niye yorum yapmıyon?" diyemez,demeye de hakkı yok zaten..

Benim bunu yazmamın nedeni ise "sayfalarına yapılan yorum azlığından dolayı,üzülen ve blog dünyasını terk eden/etmeye çalışan blogculara" destek vermek ve onları yeniden blog dünyasına kazandırabilmek içindi..

Sayfalarımıza yorum yapılmamasının en büyük nedenlerinden biri de maalesef blogcular arasındaki "yorum yapma kültürümüzün yaygın olmamasıdır.." Yorum yapma kültürümüzü yaygınlaştırırsak,eminim blog sayfaları yorumlarla cennet bahçesine dönüşebilecektir..

Bir de şöle bi durum var..Bir blogcunun sayfasına yorum yaptığınız halde,o size gelip yorum yapmıyorsa bunun iki nedeni olabilir; Ya kendisinden kaynaklanmayan ciddi bir sorunu vardır,bunun için beklemeniz gerekecektir..Yada sizi istemiyordur..Bu kadar basit işte..Tabii bu kasti olarak yapılıyorsa bu bir çeşit saygısızlıkdır  ama işte bu anlattığımız çok başka bir konu..Ben sadece diğer durumlar için "karşılıklı yorum yapmama" durumlarını irdelemek istemiştim..Neyse umarım bir şeyleri iyi anlatabilmişimdir..Kendinize iyi bakın..Sağlıcakla kalın..E.Y.

Hikaye tamamen KURGUDUR..Umarım iyi uydurmuşumdur..

Cicero teorisi ve Einstein..

                                    Einstein'in Cicero'ya cevabı gibi bişi oldu.. 

Kaynak;
------------
(1) Masallar
http://aregem.kulturturizm.gov.tr/TR,12777/masallar.html
RESİM;
-----------
(1) Bir varmış bir yokmuş iki blogcu kızın hikayesi ;
https://pixabay.com/tr/insanlar-kadın-yetişkin-portre-kız-3202708/
(2) Blogger ülkesinde dayanışma
https://pixabay.com/tr/sistem-ağ-haberler-kişisel-591225/
(3) Blogcular arasında karşılıklı yorum yapmama savaşı
https://pixabay.com/tr/siluet-ekip-çalışması-iş-bilgisayar-3120378/
(4) İki blogcu kızın hikayesi
https://pixabay.com/tr/çift-aşk-erkek-ve-kız-kız-erkek-2745903/

✔ Blogger Author by Ertuğrul Yıldırım 🙂💓

32 yorum:

  1. gülümsettiniz beni akşama doğru. :)

    YanıtlaSil
  2. yeri gelmişken diyeyim bari, reklamlara tıklamayanlara kızmaya başladım yani yavaş yavaş, küseceğim böyle giderse(!) ben herkese tıklıyom ya(!) şaka bir yana dikkatimi çekti de. şaka yollu takılayım dedim yani. :))

    YanıtlaSil
  3. Hahahaha:)))Einstein'ın Çiçero'ya cevabı, Çiçero'nun da cevaplarını çok beğendim.

    Yorumlar konusundaki hikayeni çok beğendim. Elbette hepimiz dokuz aylığız. Burada kimsenin kimseye bir üstünlüğü olamaz, kimse kimsenin maaşını, ekmeğini vermiyor. O yüzden böbürlenmek, ben kimseye yorum yapmayayım ama herkes bana yorum yapsın demek çocukça. Narsizm ve narsizm hoş değil bir ruhsal hastalık.

    Naçizane bu konuda benim görüşlerim de şöyle:
    Bloğun en önemli özelliği karşılıklı iletişim. Bu iletişim de yorumlar yoluyla oluyor elbette. Ben şöyle yapıyorum, bana yorum yazan belli arkadaşlarım var, işte mesela biri de sensin. Onları bildiğim için ben de onların hemen her yazdıklarına şıp diye damlar ve yorum yaparım. Bir tek günde 5 -10 yazı yazanın her yazısına yorum yapamıyorum e, yoruluyorum yani:( Çünkü ben bir haftada en fazla 1 - 2 yazı yazmışsam, o bana haftada 1 - 2 kez uğrayarak tüm yazılarıma uğramış oluyor, ama her gün 5 - 10 yazıya yetişemem.

    Bunun dışında dediğim gibi bana yorum bırakan belli isimler var ve onlara mutlaka uğrar, yorumumu yaparım. Mesela bugün yorumları çok geç onayladım çünkü evde değildim, çok uzak yerlere gittim, geldim, ta geç saatlerde tüm işlerim bitti. Bilgisayarımı ancak açtıp, tüm yorumları onayladım ve hepsine tek tek cevap verdim. Sonra da bana gelenlere iade-i ziyarete başladım.:) Blog nezaketi bunu gerektirir.

    Hatta unutmamak için tek tek bakıyorum kimler yorum yapmış, hepsine uğruyorum yorum bırakıyorum.

    Bazı arkadaşlarım biriktirip yorum yaparlar bilirim. Kimisi zamanla sessizce gider. Yapacak bir şey yok, bir müddet veriyorum bu tür arkadaşlara...bakıyorum ki, artık uğramıyor bana, bir ay filan olmuş siliyorum çünkü karşılıklı iletişim olmayınca blog arakadaşlığının manası kalmıyor.

    İnanmazsın geçen sene hatta geçen yazdan beri o kadar çok blog arkadaşım böyle sessizce çekip gitti ki...bazıları hastalık filan nedeniyle bloglarına uğramayanlar ama 2 yıl olmuş:( gelirlerse yeniden seve seve takibe alırım...kimisini tıklayınca, "Bu blog bulunamamıştır" yazısı çıkıyor, bu tür blogları siliyorum ama tekrar açarsa ve de haberim olursa seve seve yeniden takibe alıyorum. ALırım.

    Kısaca yorum bırakana yorum bırakılır:) Beni takibi yani okumayı, yorum yapmayı bırakanlar da hay hay, kapı açık, kimseyi zorla tutmuyorum. Tutmam:) Sonra gelmek isterse yeniden buyursun gelsin.:)

    5 yazımdan birine yorum yazıp ötekine yazmayana ben de öyle yapmaya karar verdim. Denge olsun. O bana 5 yazıda bir mi uğruyor, ben de ona öyle uğruyorum. O her yazıma uğruyor mu? Ben de onun her yazısına uğruyorum.

    Bir de blog hayatını fazla takma, ciddiye almamak iyi oluyor, benim kendi kişisel dertlerim, üzüntülerim, evimin işleri, senaryomu tanıtma çabalarım, vs. bana yetiyor, blogda bana gelen, okuyan, yorum yapan herkesi seviyorum, onlara gidiyorum ama kapris yapanlar, aniden gelmemeye başlayanlar olunca bu yaşta kapris çekemiyorum. Kendi bilir diyorum. O kadar:)

    Elinize, emeğinize sağlık. Yani fazla takmayın:)

    YanıtlaSil
  4. Ahahahah ne güzel bir hikayeymiş bu :D
    Ne demişler 'yorum blogcunun can damarıdır' (dememişlerse bile bence güzel oldu, desinler.) Her neyse, şaka bir yana blogları besleyen temel şey gerçekten de yorumlardır. Ne kadar yorum gelirse o kadar sevinç gelir, özgüven gelir, insanın yazdıkça yazası gelir.
    Tabi 'bloguma az yorum geliyor' diyerek hemen umutsuzluğa düşmek veya 'bloguma çok yorum geliyor' deyip gaflete düşmek de yanlış olur. Pehlivanlara söylenen güzel bir mani var, 'üste çıktım diye sevinme, altta kaldım diye üzülme' Durum aynen bu. Biz istikrarla sevdiğimiz şeyi yapmaya devam edersek gerisi çorap söküğü gibi gelir zaten :)

    YanıtlaSil
  5. Maalesef yazınızda gördüğüm tek mantıklı şey sondaki fotoğraf oldu. Biraz biraz.

    YanıtlaSil
  6. Evet güzel bir masal olmuş.Doğruluk payı var.Epeydir blog yazıyorum ,bu tip şeyler seziliyor.Lakin siz yazmayı seviyorsanız her halükarda yazı yazıp paylaşım yaparsınız.Çok beklenti içine girmek hüsran yaratabilir.Bir de bazı şeyler zamanla oluyor,sabırlı olmak hemen pes etmemek gerekir diyorum.Hoşuma gitti bu paylaşım, yazına sağlık.

    YanıtlaSil
  7. Destek güzel şey, destek olalım birbirimize :)

    YanıtlaSil
  8. Güzel yazı olmuş blog dünyası instagram ortaya çıkınca ilgi azaldı ama son zamanlarda yoğun çalışma var bence bloglarda :) Ben öyle görüyorum.Mesela bu yazı güzel olmuş faydası olacağına inanıyorum.

    YanıtlaSil
  9. Not: Bu yazıyı okuyup yorum yapmayan blogcular aforoz edilecektir. :D
    Şaka bir yana birçok kişinin hevesini kırıp bloggerdan uzaklaştıran bir konu bu. Ben aktif bir kullanıcı olmasam da girip okumaya, yorum yazmaya, zaman ayırmaya çalışıyorum. Aktif olan kişiler için moral bozucu bir durum olabilir. Blogcuları üzmeyelim. :)

    YanıtlaSil
  10. Çok güzel uydurmuşsun Ertuğrul 😀😀 Masal masaldır. Uykum geldi valla ya da zaten uyuşuğum bugün, denk geldi.
    Kurgu olmasına rağmen, gerçeklik payı var tabii. Aynen de yazdığın gibi, bazı -loca blogları- sadece yazarlar. Sonra o sel gibi yorumlar başlar tek tük düşen ahmak ıslatan yağmur damlaları gibi. Anlamak için aynı yazıya giderim. Ben diyeyim yüz, sen katla iki yüz. Sağanak olmuştur çabucak. Kim bunlar? Hepi/topu kaç blog tanıyoruz şurada, bil ki bizi o bloglar kaale almıyor Ertuğrul. Bu gerçek. Herkesin ayrı ayrı yorum yapma sebebini ve bu rekoru, blog sahibinin nasıl kırdığını bilmek isterdim)

    Kimi de küsmek, darılmak için fırsat arıyor, bana göre değil bu kaypak davranışlar. Baktım zaman geçmiş yorumuma cevap yok (hiç unutmam nereye ne yorum bıraktım. Giderim, benden bir alta yorum yapmış, yine birine yapmış, iki kişiyi atlamış. Hiç tarzım değildir. Bıraktığım yorumu siler çıkarım. Sen sağ ben selamet derim.
    Tabii ki hep bana demesek bile, okunduğumuzu anlamak ya da nerede yanlış yaptık, bilmek için, bir dış göze ve yoruma ihtiyaç duyarız. Güzel bir masal ve mesajı ilginçti. Eline sağlık kardeşim :)

    YanıtlaSil
  11. Çok katılıyorum Erdoğan bey. Ben kendi adıma yorumlara çok değer veriyorum. Elimden geldiğince de yorum yapmaya, destek vermeye çalışıyorum. kırmadan ölçülü yapılan eleştiriler olmalı bir de. Ben de farkettim bir kaç yere yorum yaptım dönüş olmadı. Bazı arkadaşlarımız da yorum konusunda çok özenliler. Sayfama mutlaka gelip yorum yapıyorlar. Diğer yorum yapmayana bir daha gidip yorum yapmam çünkü gelip yorum yapanlara saygısızlık olur diye düşünüyorum. Tabii bir kaç defa denedikten sonra yorum yapmayana dönüş yapmayacağım. Dediğim gibi mutlaka yorum yapmadan geçmeyen arkadaşlara saygısızlık olacak. Yorum yapıp da benim dönmediklerim varsa kusura bakmasınlar. Mutlaka onlara geç de olsa yorum bırakıyorum. Aslında yorum değil de yazılarını okumak ondan sonra yorum yapmak en güzeli. Sevgiler

    YanıtlaSil
  12. ha haaaa var mı ya böyle bir durum gerçekten deee, yorum yapmadın gelmem diye küsmek filan ha haaa :) oluyodur herhalde :) ay hiç girmem böyle şeysilere. yorum yapsalar da yapmasalar da istediğime yorum yaparım valla. hiç yorum yapmasa da bloguma yorum yaptıklarım var, sevdiğim için blogunu, gelse gelmese de giderim, karşılıklı yorum takip etmekle enerji mi harcanır ayolcuum :)

    YanıtlaSil
  13. Güzel bir hikaye.Ben eskiden daha çok blog okurdum,şimdi yeni iş oluşturmaya başladığımdan daha az okur oldum.Elimden geldiğince takip ediyorum blogları.Mesleğim icabı mesaj atan destek isteyenlere de mutlaka dönüş yapıyorum.Eksiklerim tabi ki vardır ama şunu diyebilirim içim rahat.Egolarımı çok çıkarmadan elimden geleni yapmaya çalışıyorum,samimi olmaya gayret ediyorum,başkalarının da ne düşündüğüne bakmıyorum,yoluma devam ediyorum.Sevgi ve saygılarımla :)

    YanıtlaSil
  14. Gerçekten çok güldüm. Süper anlamışsınızz...
    Ego savaşındaki insanlar umarım okur ve anlarlar
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  15. "Kendim için yazıyorum diyenleri alkışlayalım ama inanmayalım onlara" demişti bir yazar, gerçekten de yazı yazmak iki uçlu bir eylem, paylaşmak burda anahtar sözcük, blog yazan biri karşılığını beklemeden suya bir yazı yazar, suya yazılan yazılar bunlar, tek bir kişi bile fark etse yazılanı yaşadığını yazmaya değer elbet... Tanıştığımıza memnun oldum... Sevgiler...

    YanıtlaSil
  16. Merhaba Ertuğrul Bey... Sevgili eşimin sağlık sorunları ile zihnim meşgul. Dolayısıyla işte ruhum elverdiği sürece yazı da yazmaya gayret gösteriyorum. Diğer taraftan yazınızı ilgiyle okudum. Kendi adıma bir başka arkadaşımın yazısını okumak ufkumu açıyor... Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  17. Ne güzel bir masal olmuş😊Gerçeklik payı da var tabii biraz .Ben bu konuda oldukça dikkatliyim,yorum yapana mutlaka yorum yapar,takip edeni ederim..Bazen insanlar meşgul ve yoğun olurlar onu da anlayabiliyorum..Ancak arada oluyor ki, yorumuma cevap gelmiyor yada hiç geri dönüş olmuyor🤔O zaman biraz düşünüyorum üzerinde ama sonra çokta takmıyorum valla😁Sonuçta ben yazılarımı istediğim için yada birilerine bilgi desteği olsun diye yazıyorum.Tek tek o gelmemiş bu cevap vermemiş diye düşünmekte çok yorucu bana göre.Ne olursa olsun beğendiğim yazılara yorum yazdığımda oluyor, o kişi bana hiç uğramasa da..
    Bu arada bana ve diğer arkadaşlara çok destek olan arkadaşlarımız da var..Bunlardan biri de sizsiniz,ayrıca tekrar teşekkür ederim bunun için.. Bu şekilde birleştirici ve paylaşımcı arkadaşlarımızın hepsine de buradan teşekkür etmiş oluyum boylece😊Ben de elimden geldiğince aynısını yapmaya çalışıyorum..Neyse lafı çok uzattım galiba.Sonuç olarak biz bizi anlarız yine en nihayetinde birbirimize destek olalım her zaman😊

    YanıtlaSil
  18. Bazı yerlerde biraz tebessüm ettim. Güzel ve hoş bir masal olmuş. Sonuç da tatlıya bağlanmış. Oh ne güzel. Insan bazen şöyle diyor; Keşke her şey masal gibi olsa.
    Emeğine kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
  19. Emek dolu çok güzel bir kurgu olmuş hayal gücünüze sağlık (:
    Yaklaşık 5-6 yıl önce bu yorum olayına çok kafam bozulurdu. Sakin biri yorum yapsa her şey güzel olacak (:
    Çok uzun süredir bu yorum olayını umursamıyorum . Hatta bana bir kere bile yorum yapmayan bir çok blogu takip eder yazılarına yorum yazarım. Blog karşılıksız, beklentisiz yapılacak bir şey. Bende öyle yapıyorum. Yazınızla beni gülümsettiniz. Müsaadenizle hemen paylaşıyorum. Saygılarımla. Vesselam...

    YanıtlaSil
  20. Çok güzel bir masal olmuş .İçinden alınacak derslerde var bence ama o kadar da art niyet var mıdır ?bilemedim .Bence instagram çok fazla kafasını karıştırıyor ve vaktini alıyor bir çok blogcunun :( Yine de çok haklısın buraların kıymetini bilmek lazım ,saygılar...

    YanıtlaSil
  21. Diğer sosyal medyalarda da durum tam olarak böyle; takibe-takip, like'a-like... Aslında yanlış bir yaklaşım. Foto ya da yazı paylaşmak amacından çıkıyor o zaman. Benim fotom sırf başkalarının fotosunu beğeneyim diye beğeniliyorsa eğer gerçekte beğenilmeye değer bir foto olup olmadığını nasıl anlayacağım ben? Ya da yazılarım sırf diğer blogları ziyaret edeyim diye okunuyorsa "ah ben çok iyi yazıyorum" demek ne kadar doğru? Aynı zamanda bir bloga gidip yazıyı okuyup da yorum bırakmamak da yanlış tabi. Ben eğer bir bloga uğruyorsam elimden geldiğince yorum yapmaya çalışıyorum. Çünkü yazar için alkış gibi bir şey bu. Tabi zamanımız kısıtlı. Blog dünyası da koca bir okyanus. Okumak için iyi seçim yapmak gerekiyor. Benim yorum yapsa da yapmasa da uğradığım bloglar var, vakit buldukça uğrarım. Hatta bazıları o kadar aşmış ki yorumları kaldırmış, bazen yorum yapasım gelir maalesef yapamam. Bir de bana uğrayanları ziyaret etmeye çalışırım, merak ederim kim ne yazmış diye, ben 5 yıldır blogdayım artık bir çok bloggerla birbirimizi tanıyoruz, merak ediyoruz hatta özlüyoruz bile. Blogu yeni keşfedenler bu konuda biraz ısrarcı oluyor genelde "bana da beklerim" repliğiyle :) eğer gerçekten bana hitap eden paylaşımları varsa er ya da geç uğruyorum zaten.

    YanıtlaSil
  22. Ben kendi sistemimi açıklıyorum. Ben bir blogdaki yazı ilgimi çektiyse yorum yapar ve yorumları takibe alırım. Benden sonra gelen yorumlarda tanımadıklarım varsa profiline gider Google+ çevreme eklerim. Profil Blogger'a yönlendirdiyse oradan da blogunu inceleyip beğendiğim yazısına yorum yaparım. Bundan sonra da sosyal medyada karşıma çıkarsa beğenirsem muhakkak yorum yaparım.

    Sürekli yorum yaptıklarım vardır ki onlar da bana muhakkak bir kere yorum yapmışlardır ve ben de onları RSS üzerinden takibe almışımdır. Tüm yazıları bana gelir ve yorumlayabileceğim yazılarına yorum yaparım. Kimseye bana yorum yapmadı diye gönül koymam; koymak da saçma zaten. :)

    YanıtlaSil
  23. Güzel bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık :) Bazen yoğunluktan kaynaklı geri dönemediğim blogcular olabiliyor. Daha doğrusu geç dönüş yaptığım vakitler oluyor. Blogların devamlılığı için yorum çok önemli :)

    YanıtlaSil
  24. Ssst ornektekiler neden kiz bakiyim erkek blogcular yorum yapiyoda sanki hep kizlarmi cadi blogcu oluyo;)))

    YanıtlaSil
  25. Merhaba, yazıyı keyifle okudum. Güzel noktalara değinmişsiniz. Zaman zaman insanın kendisine bir çeki düzen vermesi gerekiyor. Şöyle bir etrafına bakması gerekiyor...
    Daha Mutlu Yaşam ve Deryanın Spor Günlüğü'nün birlikte yaptığı videoyu görmüş müydünüz? Ben videonun tamamını izleme şansını henüz bulamadım ama orada adınız geçince gülümsedim.

    YanıtlaSil
  26. Bu sıralar ben de pek ziyaret edemedim, özellikle şu son üç dört gündür, işim başımdan aşkındı; bir de üstüne bir site buldum internette, ben de dahil bir sürü kişinin yazılarını gördüm kelimesi kelimesine koymuş bloglarına, hiç kaynak da göstermemiş, kendi yazısı gibi resmen, (onlarca bloğu var) onunla uğraştım sabahtan beri :( Google Plus'ta da paylaştım, siz de bakın hatta yazınız var mı, Ertuğrul Bey.
    Çok fazla takmamak gerekiyor, yorum yaptı mı, yapmadı mı diye. Bazı yorumlar da inandırıcı olmuyor çünkü; okumuş gibi yapıp okumayanlar da var, fark ediyorum :) Birine denk gelmiştim hatta, sessizce uzaklaştırdım kendimden ilk başladığım zamanlar :D
    Yine emek vermişsiniz, uzun yazı zordur bilirim, yaz yaz bitmiyor bazen :) Emeğinize sağlık yine Ertuğrul Bey :)

    YanıtlaSil
  27. Bayılıyorum derdini mizahla anlatmalara :)) Harikaydı masal.
    Son altı aydır farklı uğraşlar nedeniyle önceki kadar blog okuyamadığımdan bazen eksik hissediyorum. Bir şeyleri kaçırmışım gibi geliyor. Zaman aralığı olsa da, sevdiğim blogları okuyup duygu ve düşüncelerimi yorumda paylaşmak keyfi de yazmak keyfinin bir parçası. Var mı anlayıp anlaşıldığını bilmenin keyfinin benzeri ;)

    YanıtlaSil
  28. Masalmis neyse ki yoksa isim vermeden gercek kisiler hakkinda yazilmasini sevmiyorum. Altina yorum yazanlar bilmeden belki de sevdikleri bir arkadas hakkinda kotü yorum yapabiliyor. O oranda simarik insanlar da vardir mutlaka ama her blogu okuyabilmemiz imkansiz. Bazen cok sevdigim arkadaslari ihmal ettigimi farkedip üzülüyorum gidip bir iki yazisini okuyorum. Bana gelenlerr gec de olsa dönmeye calisiyorum arta kalan zamanda da ilgimi ceken yazi varsa gidiyorum gelip gelmedigine bakmadan. Defalarca yazdigim halde hic gelmeyen arkadaslar da oluyor canlari sagolsun 😊

    YanıtlaSil
  29. Bir zamanlar, Levent Kırca'nın "Olacak O Kadar " programı vardı. Konuya neşteri vurup üstüne "Tam yerine rast geldi" diye nakarat söylenirdi. Aklıma onu getirdin.
    Bu arada, aşağı yukarı bazı bloggerlarla aynı düşünceleri paylaşıyorum.
    Kurgunu beğendim. Selamlar. :)3:55te "mersin" demişim. Yaka mikrofonu "uygun fiatlı" bulmaya çalışacağım. Sanırım biraz kameranın -tabletin- uzaklığindan ses net olmadı.

    YanıtlaSil
  30. Masal ama doğruluk payı da var. Takılmamak lazım yorum yaptı yapmadı. Beğendiysen yorumunu yap geç. Çıkara döndü mü zaten olmaz. Yapamazsın.

    YanıtlaSil
  31. Hikaye tadın da harika bir masal.
    Uğrayan yorum bırakan blog dostlarıma mutlaka dönüş yapıyorum ben sık yayın açmasam da fırsat buldukça dolaşıyorum bunu mecburiyet gibi görmüyorum misafirlik ve sohbet gibi gittiğim bloglara bir süre uğrayamadıysam geçmişe dönük biraz okuyorum bunu seviyorum yoksa böyle güzel yazıları kaçırmış olurum.:)))
    Geldi gelmedi olayına çok takılmıyorum böyle bir beklenti sıkıntılı olur 7-24 bilgisayar başında olmak zorunda değil herkes :)
    Teşekkürler sevgiler.

    YanıtlaSil
  32. Eğer yazdığım yazıya yorum bırakmışsan, demek ki sayfama uğramak için zamanını ayırmışsındır benim için. Yazımı okumamış olsan da fotoğraflara bakıp yorum bırakmışsındır. O da benim için değerlidir. Yazılan her yorum değerlidir ve yorum sahibini ziyaret etmek için bile yeterli sebeptir...

    YanıtlaSil

YORUM UYARISI : Yorumlara link ve telefon numarası bırakmak ve küfür,hakaret vb gibi suç unsuru olabilecek yazılar yazmak yasaktır..Tespit edilirse yayınlanmaz..