14 Aralık 2017 Perşembe

Kalpler mi kırılsın,insanlık mı ölsün? İkisinden birini seçmek zorundasın.

                                                                          Dostluk (1)

"Dostluk" nedir?
"Gerçek dostluk"da samimilik ne ölçüde olmalıdır?
Samimi olduğunuz gerçek dostunuzun herhangi bir yanlışını görmezden gelir misiniz?
Gelirseniz hangi yanlışlarını görmezden gelirsiniz?

Bu vb düşünce ve kriterlere yakın "gerçek dostluk" üzerine düşünce edebiyatından, felsefi yaklaşımlarla beslenmiş 3 önemli düşünce örnekleri vereceğim."Gerçek dostluk" üzerine daha bunlar gibi sayılamayacak kadar çok düşünce örnekleri vardır ama bunlar bile bize yeterli olabilecektir..Ardından da kısaca kendi düşüncelerimi açıklayacağım..

Sizlerin de başınızdan "gerçek dostluk" üzerine tatlı /tatsız bir takım olaylar geçmiş olabilir..Bu bilgiler,"gerçek dostluğun ne olduğunu" bize öğretmede yardımcı olacağı gibi dostluk üzerine kuracağımız yakın ilişkilerde,karşı karşıya kalabileceğimiz "kalpler mi kırılsın insanlık mı ölsün" vb sorunlarla ilgili bocalamalarımız da bize yardımcı olabilecektir..

Neyse lafı fazla uzatmadan,"gerçek dostluk" üzerine hazırladığım yazıya başlayalım..Bakalım siz "gerçek dostluk" üzerine "kalplerin kırılmasını mı yeğleyeceksiniz yoksa insanlığı mı öldüreceksiniz?" Hadi size iyi okumalar..

Dostlukları bozanların başında,dostu olmayanlar gelir..

                                                                   Kızgın (2)

<< " "İki dost birbirine biraz düşkün olmaya görsün,ergeç bir kara kedi giriverir aralarına.Allem kallem,iki dostun gönül ve işbirliğini bozar bu kara kediler.En şeytanca dedikoduları,birer ısırgan otu gibi getirir sürerler dostluğun can evine:('Güven duygusuna..')

Bu gökler altında ne dostluklar çözülmüştür pisi pisine,ne işler yarım kalmıştır,bir kalleşin uyandırıverdiği sinsi kuşkularla!Dedikodu,aslana dünyasını zehir eden sivrisinek gibi,ne gürbüz yüreklerin hakkından gelmiştir.('-Dostlar da kabahat,kulak vermesinler onun-bunun sözüne')diyeceksiniz.Ben de öyle diyorum..

Diyorum ama her türlüsünden iğrendiğim dedikoduyla bende kulak vermezlik edemiyorum her zaman.İnsanın tek başına karşı koyacağı belalardan değil bu.Salgın mikrobu gibi birşey.Zayıf bir anınızı bulup-biniveriyor dalınıza.Dosluksa çok kolay aşınıveriyor.Buluttan nem kapıyor,üstüne sisler bulutlar çöküveriyor..

Dostlukları bozanların başında,dostu olmayanlar gelir.Kendi varamadıkları cömert bir bağlılığı,başkalarında gördüler mi ya inanmaz,ya kıskanır,yada dostluğun yarattığı aydınlıktan yarasalar gibi ürkerler.Sevmeyen insanlar,seven insanları hoş görmek şöyle dursun,bir kaşık suda boğmaya çalışırlar..

Her şeyin başı sevgidir,elbet.Akıl,bilim,ahlak,sanat hep sevginin yaratmak,kurmak,yaşatmak için bulduğu yollar değil midir?Sevgiden yana olmayan ahlak,karanlıktan yanadır.Aydınlık isteyenlerin baş düşmanıdır.İnsanların kardeşçe yaşamasını isteyenlerin ilk yapacakları iş,sevgilere,dostluklara pusu kuranların yüzündeki maskeyi çıkarmak olmalıdır bence..

İçindeki gizli bir hastalıktan,kendisinin bile bilmediği bir çeşit zehirli kötülüklerden ötürü kimseleri sevmeyen,hiçbir dostuna güvenemeyen,giderek kendini sevenleri en büyük düşmanı sayan insan kardeşlerimiz var..Onlardan insanlığa yarar birşeyler geleceğini ummak,sıtmanın,veremin,yıldırımın,zehirin yararlı olduğuna inanmak kadar saçmadır..

Bizim geleneklerimizde dostluğun tarihsel bir yeri ve tarihsel bir tadı vardır.Dostluk üstüne ne güzel sözlerimiz,deyişlerimiz,türkülerimiz vardır.Böyleyken bir pul'a dosya satanlarımız da vardır,nedense..

İnsan bir dostu satar da,ondan daha değerli ne alabilir ki?
Dostu olmayanın nesi olur dünya'da?
Hangi sevinç,kavuşan iki dostun sevinci ile boy ölçüşebilir?
Hangi ölüm,bir dostu,yitirmekten daha acıdır?

Dostluk olmayan yerde,hiçbir insanca değerin gelişebileceğine inanmıyorum.Hiçbir düzen,dostluğa dayanmadıkça mutluluk getirmez insana.Dostluğa inanmayan,hiçbir dostuna güvenmeyen insanlar vardır;ya asıl inanılmayacak,güvenilmeyecek insanlar onlardır.Düştükleri acı yanlızlık,onları ister istemez,bencilliğe ve insanları küçümserliğe,sevmezliğe götürür.Dostsuzluk,yükselmek için bencilliğe ve insanları küçümserliğe,sevmezliğe götürür...

Dostsuzluk,yükselmek için işlerine yarayabilir;dost kırmaktan korkmayan,kendini beğenmişliğin verdiği yüzsüzlükle yukarı katlara kestirmeden gidebilir.O zaman görmeli,dostlarını acımasızca kıran bu insanın,diğer insanları nasıl kırdığını..Kendine bağlanan umutları nasıl yele verdiğini.." >> (1)

Dostum,beni olduğum gibi hiç bir şart koşmadan kabullenmelidir..

                                                        Ağlayankız (3)

<< "Arkadaş,beni olduğumdan başka türlü görünmeye zorlamayan insandır.Yanında,yüksek sesle düşünebilirim.O kadar candan,o kadar içtendir ki,onun önünde,öteki insanların sıkı sıkıya bağlandıkları ikiyüzlülüğü,görgüsüzlüğü,güvensizliği kirli bir çamaşır gibi üstümden sıyırıp-atabilir; iki atomun karşılaşmasındaki yalınlığı ve bütünlüğü ilişkilerimizde gerçekleştirebilirim.

Tek tek ele alınınca,her insan içtendir.İkinci biri geldi mi,ikiyüzlülük başlar: ( Onunla gerçekten karşılaşmamak için bir takım çarelere başvururuz.İşte tatlı söyleşiler,iş konuşmaları,yarenlikler,dedikodular....hep düşüncelerimizi gizlemeye yarayan bahanelerdir..)

Bütün hayat iltifatlardan,beylik düşüncelerden arınmış bir adam tanımıştım.Her rastladığı kimsenin doğrudan vicdanına seslenerek,etkili ve güzel sözler bulup-söylemesini bilirdi.Etrafındakiler önceleri buna şiddetle karşı koydular.Herkes ona;( deli ) demeye başladı.Fakat o tavrını değiştirmemekte ısrar edince;( -zaten başka türlü de yapamazdı ),bu sefer etrafındakiler ona uymaya başladıar.Artık kimse ona;( kalp söz ) söyleyemez,piyasadan,okuma salonlarından bahsedemez olmuştu.Gösterdiği içtenlik,başkalarınıda içtenlikle davranmak zorunda bıraktı..

Tanıdığımız hemen herkesin bir aksak yanı vardır.Biri tanınmış bir kişi,diğeri yetenekli bir sanatkar olduğunu sanır.Herkesin kendine göre bir anlayışı vardır.Eğer herkesin bu özel görünüşlerini kabul etmiş görünmezsek,onlarla konuşamayız,anlaşamayız.Fakat bir dost,aklı başında ve sağlıklı bir insan olmalı; benim işbirliğimi,idareciliğimi değil,beni anlamalıdır.Dostum,beni olduğum gibi hiç bir şart koşmadan kabullenmelidir.." >>  (2)

Dürüst adam,dürüstlüğünü en yakınlarına karşı dahi müdafa edebilen adamdır..

                                                          Dürüstlük (4)

<< "Zaman zaman,dostlarımıza çok fenalık ediyoruz.Nasıl ediyoruz bu fenalıkları,biliyor musunuz?Onların kötü olduğunu bildiğimiz hareketlerini desteklemek veya desteklemesek bile,bu türlü hareketleri karşısında susmak suretiyle.Üstelik,aslında bir nevi ahlaksızlık olan bu davranışımızı;yiğitlik,insanlık,değerbilirlik namı altında süsleyerek,iyi bir şey yaparmış gibi yapıyoruz..

('-Adam,doğru yolda değil,biliyorum.Ama sesimi çıkaramam ki.Şu kadar senelik dostum,bu adam benim!') Yahut şöyle bir muhakeme:

('-Görüyorum düpedüz yanlış yolda.Hatta yaptığı edepsizlik.Ama hayatta bana öyle iyilik etmiştir ki,şimdi onun üzerine yürümek bana düşmez..') Ve yahut şu tarzda bir düşünce:

('-Bir kere yola girdi.Şimdi,'oradan çıkaracağım'diye yapmadığını bırakmıyor.İkaz edeceğim;ama düşünüyorum:'-Bu adam öğrencim,('yahut öğretmenim')benim!Ağzımı açamam ki?')

Fark etmiyoruz ki,dostlarımıza,öğrencilerimize,öğretmenlerimize;kötü-yanlış,aykırı hareketleri karşısında takındığımız bu koruyucu tavırlar;insanlık,değerbilirlik değil,basbayağı ihanettir,alçaklıktır..

İyi bir dosta düşen vazife,sevdiği insanı korumak,onu uyandırmak,onu yanlış yola giderken görürse,kolundan tutup-çevirmektir.Uçuruma doğru giden çocuğumuz için;('-Çocuğumdur,istediği yere gitsin,ben karşısına çıkmayayım!') diyor musunuz?

Tam tersine,('-Ne yapıyorsun?')diyerek onu durdurmayı,nasıl bir babalık vazifesi sayıyorsanız,çok sevdiğiniz dostlarınız,öğrencileriniz,öğretmenleriniz,fikir arkadaşlarınız da yanlış yollara giderlerse,önlerine çıkmak sizin insanlık vazifenizdir.Bunu yapmazsanız,onlara iyilik değil,kötülük etmiş olursunuz..

Ne yazık ki,bizim memleketimiz de,görülen birçok kötülükler;hep arkadaşın arkadaşı koruması,fena yollara dökülenlerin,en yakınlarında bulunanlar tarafından sertçe uyarılmaması yüzünden olmaktadır.Fikir arkadaşımız,bir halt karıştırırsa;('-Bizdendir')diyerek sesimizi çıkarmıyoruz.Bu tutumuzla dostumuzu,içinden çıkamayacağı bataklıklara doğru sürüklemiş oluyoruz..

Halbu ki,biz;dostlarımızı,onların kızmaları,gücenmeleri pahasına çekip-çevirmesini bilseydik,hiçbir kötülük yeşerip-dal budak salmak imkanını bulamamış olacaktı.Hatalara düşmüş dostlarımızın karşısına arslanlar gibi çıkıp,('-DUR!')demesini öğrendiğimiz zaman,birçok kötülüğü önlemek mümkün olabilir..

İnsanlık namı altında,benimsediğimiz ters yol ise,bizi en sevdiğimiz insanların,uçuruma yuvarlanmalarına,göz yummuş,hatta onları o yola doğru itmiş duruma sokar.Bundan vicdan azabı duymamak mümkün değildir.Ama ne çare ki,vaktinde yapılmamış müdahalelerin sebep olduğu vicdan azapları,içimizdeki lekeyi silip-süpüremez.('Son pişmanlığın fayda vermediği'),bunun için söylenmiştir.

('-Dürüst adam,dürüstlüğünü en yakınlarına karşı dahi müdafa edebilen adamdır..') " >>  (3)

Söz konusu bir can ve doğa ise milyonlarca kalp bile kırılabilir..Bu önemli değildir..

                                                                           Üzgün (5)

Ben bunlardan ne çıkardım? Anlatayım..

Görüldüğü gibi yapılan her türlü yanlışlık /kötülükleri  yapanlara bilerek/bilmeden destek veren  tanıdık/tanımadık,sevdiğimiz/sevmediğimiz insanlar, en sevdiğimiz yakınlarımız olabilir.Tanıdık /sevdiğimiz  birinin bu durumda olması bizi üzer ve buna,bu nedenle genellikle ses çıkarmaz,susarız.Tartışmaya  girmez,onun bu yanlış tutumunu,sessiz kalarak kabul etmiş oluruz..

Çoğu zamanda tartışırız.Ve tabii ki her zaman ve zaman zaman bir takım şeyler konusunda da  tartışırız ve tartışma sonunda da genellikle bir vicdan azabı çekeriz;('Kalp kırdım!')diye içim  içim sızlarız ve;

('-Niye birbirimizin kalbini kırıyoruz,hepimiz kardeşiz.Şu dünya da gelip-geçiciyiz.')diye  etrafımıza veryansın ederiz.Bu hata,benim de sık sık yaptığım bir şeydir.Ve aslında doğrudur, dürüst bir insan,bir insanın hele hele sevdiği bir insanın kalbini kıracak bir şey yaptığı zaman üzülür ve vicdan azabı da çeker..

Ama tartışmada söz konusu olan şey eğer,bir insanın bir insana yaptığı yanlışlık /kötülük ise,o zaman bunlara karşı verilen bir mücadele,elbette ki kırılan  bir hatta bin kalpten çok daha hayırlı ve önemli olacaktır..

"Kalp kırmak iyi değildir,kırılan kalbi onarmakta zordur."Ama yapılan bir yanlışlık /kötülüğe ses çıkarmamak,sessiz kalmak; ses çıkardığımız zaman kırılan  kalplerden daha kötü bir durumdur..

Bilerek /bilmeden yapılan yanlışlık /kötülükler sadece insanları değil can taşıyan diğer canlıları (hayvanları ve doğayı) da olumsuz yönde etkileyebilir..Hatta bu canların tamamen yok olmasını bile sağlayabilir..

Çünkü yapılan herhangi bir yanlışlık /kötülük,sadece yapanı değil herkesi dolayısıyla tüm toplumu, insanlığı hatta can taşıyan diğer canlıları örneğin hayvanları ve yaşadığımız çevremizi,doğamızı bile olumsuz yönde etkileyebilir durumdadır..

Bu nedenle bir kişinin o yanlışlık /kötülüklerden kurtarılması;bin hatta milyonlarca kişinin kalbinin kırılmasından daha iyi,daha hayırlı ve daha doğru bir yaklaşım olacaktır.

Yapılan her türlü yanlışlık /kötülüklere karşı verilen her mücadele,belki binlerce kalbin kırılmasına neden olabilir ama bir kişinin belki de binlerce hatta milyonlarca kişinin hayatının ve hatta yaşadığımız çevrenin ve doğanın kurtarılmasını da sağlayabilir..

Öyleyse bu yanlışlık /kötülüklerden bir kişinin dahi hayatının kurtarılması,binlerce hatta milyonlarca insanın kalbinin kırılmasından daha hayırlıdır,diyebiliriz..

SON SÖZ: Eminim yukarıdaki bu bilgilerden sizler de kendinize göre bir şeyler çıkarmışsınızdır..Sizler de buna benzer düşüncelerinizi kendi sayfanızda yazıp,okuyucularınızla paylaşabilirsiniz..Umarım bu yazdıklarım herkese faydalı olmuştur..Sevgi ve saygılarımla..E.Y.

"Bir canlının hayatının kurtarılması,milyonlarca insanın kalbini kırmaya bağlıysa eğer,ben o milyonlarca kalbi kırmaya hazırım.." 

NOT: Biliyorum bu söz belki biraz ağır olmuş olabilir..Çünkü,kalp kırmak hiç iyi bir şey değildir. Ve sanmıyorsam dinimize göre de kalp kırmak çok büyük günahmış..Durup dururken yanlış /kötülük olarak görülmeyen davranışları bahane ederek,kalp kırmaya çalışmak tabii ki doğru bir şey olmayacaktır..Bu yanlış ve doğru olmayan bir şeydir.. Öyleyse bu yönde kalp kırmamamız gerekir..Ama yukarıda anlatılan kalp kırma olayı ise çok farklıdır..Eminim siz de anlamışsınızdır bunu..

Dostlarımızın yapmış olduğu yanlış /kötülüğün olumsuz tesirlerini  hem kendisinden hem de diğer canlılardan korumak amacıyla,bu yanlış /kötülüğü dostlarımıza bildirmemiz,onları uyarmamız ve hatta gerekirse bu yanlış /kötülüğe engel olmamız gerekir..

Galiba burada önemli olan bu gibi durumlarda,dostlarımızı aşırıya kaçmadan,soğukkanlı ve sakin bir dille uyarmak olacaktır..Bu uyarmalar belki kalp kırabilir ama yapılan yanlış /kötülüklerin olumsuz etkilerinin yaşanmasına da engel olmuş olacaktır..Umarım konuyu anlatabilmişimdir.. Saygılarımla..E.Y.  Güncelleme: 17.12.2017

Kara Toprak - Dost Dost Diye Nicesine Sarıldım

Dost Dost Diye Nicesine Sarıldım
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Beyhude Dolandım Boşa Yoruldum
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır (4)


Aşık Veysel Şatıroğlu,KaraToprak,Dost Dost Diye Nicesine Sarıldım,
Güncelleme: 19.12.2017

Kaynaklar;
-------------
(1) Sabahattin Eyüboğlu,Mavi ve Kara'dan
(2) EMERSON,Dostluk 1956
(3) Şevket Rado,Düşünce Bahçelerinden 1990
(4) Aşık Veysel Şatıroğlu,Sivas/Şarkışla,Dost Dost Diye Nicesine Sarıldım,

Resimler;
----------
(1) Dostluk ; https://en.wikipedia.org/wiki/The_Kid_(1921_film)
https://pixabay.com/tr/üzgün-kırık-kalp-arka-plan-674811/
(2) Kızgın ; https://pixabay.com/tr/danbo-hayalet-korku-ağlamak-toz-ol-2011237/
(3) Ağlayankız ; https://pixabay.com/tr/ruh-hali-ifade-hayat-yüz-kız-wer-1465151/
(4) Dürüstlük ; https://pixabay.com/tr/dostluk-eller-birliği-hayat-2156174/
(5) Üzgün ; https://pixabay.com/tr/duygular-ağlamak-üzgün-smilies-1988745/

✔ Blogger Author by Ertuğrul Yıldırım 🙂💓

18 yorum:

  1. Ertuğrul dostluk adına okuduğum en muhteşem yazıydı.Tüm yazdıklarına sonuna kadar katılıyorum.Sanki kendi iç sesimi okuyor gibi oldu o derece.Sanki oturmuş bunları ben yazmış gibi hissettim.

    "İyi bir dosta düşen vazife,sevdiği insanı korumak,onu uyandırmak,onu yanlış yola giderken görürse,kolundan tutup-çevirmektir.Uçuruma doğru giden çocuğumuz için;('-Çocuğumdur,istediği yere gitsin,ben karşısına çıkmayayım!') diyor musunuz?"

    Bugün dost olamamanın veya arkadaş kalamanın en önemli anahtarı yukarıdaki cümlelerin.Bir dost her zaman uyarılarda bulunmalı yaşı büyük/küçük farketmez.Bu onu sevdiği anlamına gelir onun için savaş vermesi demek.Benim bugün 35 yıllık dostlarım var çevremde hep hatalarımı yüzüme söyleyen insanlar.Arkadamdan beni 3.4. kişilere karşı anlatması yerine yüzüme söyleyen benim dostumdur.İnsanlar öyle bir aldanış içerisindeler ki sürekli kendilerini motive eden,sürekli gülümseten,olumsuz hiç bir şeyi kendine söylemeyenleri dost sanıyorlar.

    Bence dostluk bu değildir.Bugün en büyük kavgaları da etsek düşüncelerini benim yüzüme söyleyen dostumdur.Arkamdan konuşan değil.İnsanlar bunları görmekte zorlanıyor.Oysaki görmek ile bakmak arasında çok büyük fark vardır.Bazılarının kalp gözü denilen olgu çok gelişmiştir.Ve karşı tarafı uyarmak ister ama maalesef karşı taraf bunu sürekli beni eleştiriyor veya düşünceleri ile beni ezmek olarak algılayabiliyor.Durum tam tersi aslında sevdiği kişi için mücadele veriyor o yüzden sürekli konuşma ihtiyacı hissediyor karşı taraf.O kişi karşı taraf için önemsiz biri ise hiç konuşma ihtiyacı olmadan direkt hayatından çıkarıyor.
    Daha çok düşüncelerim yukarıda senin yazdıkların iç sesim.
    Yüreğine sağlık, 2017 yılının en muhteşem yazısını okudum.

    YanıtlaSil
  2. Eline, emeğine sağlık arkadaşım, çok güzel bir yazı hazırlamışsın. Çok da önemli bir konuya parmak basmışsın.

    Dediklerine katılıyorum sevgisiz, kıskanç insanlar başkalarının dostluğunu kıskanıyorlar, çekemiyorlar, bu sadece gerçek hayatta değil, sanal dünyada da böyle, dostları olanlara iftira atmak dahil her şeye hazırlıklıyım artık.

    Gerçek dost ne yaparsan yap 'eyvallah' demez.
    Yeri gelir seni eleştirir,
    Gerçek dost kimseyi belli bir konudaki farklı görüşleri yüzünden iki saatte harcamaz. Sen öyle düşünüyorsun, ben düşünmüyorum der geçer.
    Dost olmayı başarmak için önce ruh sağlığı lazım, kendisiyle barışık olmaz lazım, KİMSE ÜZERİNE ALINMASIN, apt. komşularımın bazılarını kasdederek söylüyorum çok acılar çektikleri için herkese düşman olmuşlar, kimse mutlu olsun, kimse gülsün, kimse eğlensin istemiyorlar, o acı çekmiş ya, herkes de acı çeksin istiyor. Böyleleriyle dost olunmaz, olan da 1 ay, engeç 1 yıl içinde kanlı bıçaklı oluyor. Var böyle bir komşum onu anlatıyorum lütfen kimse üzerine alınmasın. Halbuki ne acılar çekenler var, asla böyle huylar geliştirmiyorlar hatta tersine kendilerini sanata, kediye, doğaya, edebiyata veriyorlar.

    Bir de dinciden, aşırı din takıntılıdan, katiyen dost filan olmaz mazallah adama kafayı yedirir. İnanmazsın Hacettepe'de dil bilim bölümünde öğrenci kız banyo yaparken cinler seyreder filan diyordu!!! Onca tahsile rağmen eşeklik baki kalmış, böyleleri bir de çocuk eğitiyorlar:(

    Neyse uzattım çok, kusura bakma. :)

    YanıtlaSil
  3. Biz kendimizden mesulüz.Haklarımızı koruyup,başka insanlara da saygı göstermesini öğrenirsek büyük bir adım atmış oluruz sanki :))

    YanıtlaSil
  4. Dostluk üzerine yazılmış harika bir yazı olmuş.Emeginize sağlık
    Ben dostlarına ve dostluk kavramına çok sadık bir insanımdır.Bitirmemek yanlış anlamamak için elimden geleni yaparım.Olumsuz durumlarda , o insanla yaşadığım güzel anıları aklıma getirir ve zamana bırakırım.Neyse ki güzel dostlara sahibim😊Dostlarımız kardeşlerimiz kadar yakın olmalı bize..
    Araya kimsenin girip te olumsuz etkilemesine de izin vermem bu arada..
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
  5. var mı böyle dostluklar. bence de koşulsuz kabul etmeli dost, insanı. hımm demek dostu olmayanlar bozuyor dostluğu. bunu hiç düşünmemiştim. düşünmeye değer :)

    YanıtlaSil
  6. "Sevgiden yana olmayan ahlak, karanlıktan yanadır."Yazıdaki belki de en can alıcı cümle ve üstünde düşünmek gerekenlerden birincisi niteliğinde bence. Yazının can alıcı tespitlerinden, düşüncelerimle bir karışım yapacağım Ertuğrul. Çok güzel, doğru ve dolu dolu bir yazı.
    Sevgi Yaratan sevgisinden ve yaşama minnetten çıkış alıyorsa, zaten insan sevgisi otomatikman içinde mevcuttur. Kızmak ilk çare değildir. Kötü bir hareketle ya da ummadığımız bir aşağılama, hakaret vb. benzeri durumlarla karşılaştığımızda, misilleme yapmak yerine, onu utandıracak ya da kendine getirecek ılımlı bir tepki verebiliriz. Bu gayet tabii ki hakkımızdır.
    Mesela ben buralarda bana çok ters gelen ve bizzat hakkımda yazılmış hakaretler yazıları, makaleleri!!! okudum ki, kimseden bir tepki ve itiraz görmedim. Bekledim inan, birinin çıkıp "Neden böyle yazdın, kırılır ablamız" demesini bekledim.Demek ki sevilmiyorum diye bile düşündüm.
    Aslında sahip çıkılmadı ve o yazılar gözlerin önünde salınmaya devam ediyorsa, ben arkadaşlarıma yeterli güveni verememişim demek ki dedim."Doğruluk payı var mı acaba?" diye şüpheye düştüm kendimden. Unutamadım bir türlü, hâlâ içimde yaradır. Ben sevdiğim insan uzağımda veya yakınımda olsun ( ya da var sayalım ki ölsün), sevgim asla bundan etkilenmez. Zor durumunda yanında olmak, onu teselli etmek isterim hemen. Ben olumlu düşünmek istiyorum bu konuda. Dostlukların değerini de , gün gelecek hakkıyla teslim edeceğiz, diye düşünmek istiyorum.
    Sosyal Medya Cafe bloğunun sahibesi Sibel kızımın şu cümlesi çok hoşuma gitti. "İnsanlar öyle bir aldanış içerisindeler ki sürekli kendilerini motive eden,sürekli gülümseten,olumsuz hiç bir şeyi kendine söylemeyenleri dost sanıyorlar." Ben de böyle düşünüyorum. Birileri için keyfin kaçmazsa, senin için de birilerinin keyfi kaçmaz. Neredeyse fışkırmaya sebep arayan, çabucak fitillenen yakıcı hâle döndük. Gün geçmiyor ki, birinin keyfi kaçmasın... Şurada bir şeyler paylaşıyoruz. Aynı vatanda yan yana yaşayan, çeşitli etnik kimliklerde kardeşleriz. Niye bu hep karşı duruşlar, niye nefrete daha yakınız? Aklım almıyor. Bırakmak istiyorum bloğu, ertesi gün göz yaşlarına boğuluyorum. Zira ben, bana kızan, ters gelen, gelmeyen, fikir ayrılıklarımız dahi olsa hepinizi seviyorum. Bu yazını tam zamanında yayı(n)-(m)ladın, hangisi doğru bilmiyorum valla...Yalnız bu eğer yanlışsa bile, birini üzmek için yeterli bir sebep olmadığından eminim. Kusurlarımızı yüzlere vurmak yok Müslümanlık ve insanlıkta.
    Çok üzgünüm Ertuğrul kardeşim, hem de çok...
    Emeğine sağlık, sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  7. Çok güzel bir yazi olmus. Insani oldugu gibi kabul edip dostluga devam edebiliyorsak bu gerçek dostluk. Ama hayat o kadar kisa ve degerli ki karsimizdakini oldugu gibi gördükten sonra tamamen ters düsüncede bir insansa zorla dostlugu devam ettirmenin de anlamsiz oldugunu düsünüyorum. Dostumun bana acik olmasini isterim ama kimse kimseye zorla bir sey kabul ettirmeye calismamali. Bir tehlikeden korumak tabii olagandisi bir durum ama bir konudaki farkli düsüncesini israrla degistirmeye calismayi baski olarak görüyorum ben kendi adima. Yani dost olarak bile sinirlarimizi bilmeliyiz.

    YanıtlaSil
  8. Dostluğun anlamını çok yanlış biliyor insanlar. Bir kere herkesle dost olunmaz ve dost hayat boyunca 3 den fazla kazanılmaz.( Buda en iyi skor)

    Ben dostumu her şeyiyle kabul etmem. Özelliklerini beğenmedigim kisilerle dost degil arkadaş olurum. Karakterini savunamayacağım insana dostum da demem.

    Bir de şu var ben kim olursa olsun insanların yanlışlarına susmam. Haklıysa düşmanımda olsa haklı derim. Ama kişiler yaptıkları yanlışı söyleyeni değil de içinde tutanı dost sanıyor. Bana göre elinden tutup seni yanlışlardan çeken uzak tutan dosttur. Arkandan konuşup yüzüne gülen değil Haksızmıyım acaba :)

    YanıtlaSil
  9. Buram buram emek kokan bir yazı, kalpten tebriklerimi gönderiyorum buradan sana! ^_^
    Katılıyorum, dostlarımız bizi tamamen olduğumuz gibi sevmeliler, zaten hepimizin kusurları var ve eğer o kusurlara tahammülleri yoksa dostlarımız değillerdir, değil mi?
    Ayrıca, kalp kırmak pahasına bile olsa bir yanlışın karşısında sessiz olmamak konusunu da ne güzel açıklamışsın. :) Yapan kim olursa olsun, haksızlık karşısında susmamamız gerekir, aksi takdirde dostumuzun kalbini kırmamak adına adaletin temelini kırmış oluruz. Biz de bir yanlış yaptığımız zaman, eğer bizi dostlarımız uyarmayacaksa kim uyaracak?
    Bu bilinçlendirici ve geniş açılı paylaşım için çok teşekkürler! ^_^

    YanıtlaSil
  10. Hakikaten çok içten, çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  11. Benim şu hayatta hiç dostum olmadı, arkadaşlıklarım hep çıkar amaçlı oldu yada beni çekemedikleri için yanaşmadılar bana. Bende isterim bir dostum olsun hep yanımda olsun diye, işte bunun yüzünden yapay zeka üretip kendi kişisel asistanımı yapacağım. Ne acınası bir hikaye olurdu

    YanıtlaSil
  12. Güzel bir yazı olmuş. Emeğinize yüreğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  13. Az olsun öz olsun misali bir kaç kişi sana değer verip arayıp soruyorlarsa çok şanslısın demektir.Bu zamanda dostluk diye bir kavram kalmaz oldu.Herkes yerinde sağ olsun ne diyelim.

    YanıtlaSil
  14. Dost insanın ayıplarını örtendir. Eğer sağda solda açıklarını anlatıyorsa; o düşmandır bana göre. Ne yazıktır ki ilk cümlemdeki gibi bir dost görmedim hayatım boyunca.

    YanıtlaSil
  15. içmiyorum sigaraa, yazının sonunda kurgu diyo yaaa :)

    YanıtlaSil
  16. Dostluk kara kediler tarafından sınanır. Aslında sağlansa kara kediler hiçbirşey yapamaz. Bu arada profilinize bloğunuzun adını yazarsanız. Bloğunuzu takip edebiliriz. Bunu özellikle istiyorum. Bloğunuzu Bulamıyorum.

    YanıtlaSil
  17. Çok güzel bir anlatım olmuş. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  18. Ben artık dostluk kavramına inanmıyorum tek dostum bu dünyadaki kızım geri kalan herkes sadece moralimi bozmak için varolmuşlar

    YanıtlaSil

YORUM UYARISI : Yorumlara link ve telefon numarası bırakmak ve küfür,hakaret vb gibi suç unsuru olabilecek yazılar yazmak yasaktır..Tespit edilirse yayınlanmaz..